Hz. İsa’nın (as) çarmıha gerilmediğini yalnız Kur’an-ı Kerîm mi söylemektedir? Apokrif İnciller’deki tarihî kayıtlarda veya Eski Ahit’teki kehânetlerde Hristiyanlığın en büyük öğretisine zıt ve gerçeğe daha yakın bilgiler mevcut mudur?
Bildiğimiz mânâdaki Hristiyanlık tek kutuplu ve alternatifsiz mi başlamıştır? Hz. İsa (as) dinini tahrif edecek kişiyi ve dinini tahrifattan temizleyecek peygamberi haber vermiş midir?
İnciller’de yer alan tarihsel kayıtlar ne derece doğrudur? Yunanca yazan Müjdecilerin Hz. İsa’nın (as) bir zamanlar yaşadığı yerleşim yerlerine ait atıflarında ve Aramice kelimelere getirdikleri açıklamalarda ne tür hataları mevcuttur?
İnciller Hz. İsa’nın tebliğini doğru yansıtmakta mıdırlar? Tarihten ziyade metinsel kinâye ve sembolik dil mi içerirler? Bize dünyevî Hz. İsa’yı (as) yoksa hikâyesi şifahî rivayetlerle harmanlanmış ve Eski Ahit’ten ilham olan Pavlus ekolünün bir ‘kurtarıcı kahramanını mı anlatırlar?
Hz. İsa (as) hakkında anlattıkları ne derece doğru ve objektiftir? Atıf yapılan Eski Ahit ayetleri gerçekten İncil yazarlarının inanmamızı istediği teolojik öğenin bağlamını içermekte midir? Yanlış metinden doğru öğreti çıkarılabilir mi?
Müjdeciler İncilleri yazarken seleflerinin hatalarını nasıl düzeltmiştir? Ya da düzeltmek istenirken başka ne tür hatalar yapılmıştır?
Hristiyanlığa bakışınızı değiştirecek bu kitapta bütün bu soruların yanıtlarını bulacaksınız…..
* * *
Bu kitabı yazmaktaki amacımız Türkiye’nin son 20 yılı aşkındır yükselerek sarmakta olan misyoner faaliyetlerine bir karşı cevap hazırlamaktı. Türkiye’de İncil eleştirmenliği maalesef uzak bir konu sayılmakla beraber misyonerler, İncil’in derin eksiklikleri konusunda uyanmamış ve İslâm dini hakkında yeterli bilgiye sahip olmayan kişileri kazanarak yayılmaktadır.
Hristiyanlık misyonu tüm dünyada emperyalist Batı’nın işgalleri için azami gayret sarf ederek yol açmaktadır. 2000 yıldır muharref İncilin insanlara tarafından bozulmuş mesajını insanlara iletilmekte ve bu süre zarfında Avrupa, Amerika ve Afrika genel olarak Hristiyanlaştırılmıştır.
Genç yaşta Hristiyan yapılan ve beyaz yerleşimcilerin yerlilere karşı zulümlerine isyan ederken tutuklanan Kenyalı siyasetçi Jomo Kenyatta mahkemede son sözü aldığında şu sözleri şöylemişti:
“Avrupalılar geldiklerinde onların elinde İncil, bizim elimizde ise topraklarımız vardı. Bize gözlerimizi kapatıp dua etmeyi öğrettiler. Gözlerimizi açtığımızda baktık ki İncil bizim, topraklarımız ise beyazların elindeydi.”
Türkiye üzerindeki misyon faaliyetlerinin belkemiğini oluşturan ‘Dinlerarası diyalog projesi’nin gerçek amacını anlamak için bu fikrin kurucu ve mimarlarından olan Papa II. Jean Paul 3. binyıldaki Hristiyan dünyası için düşüncelerini üçüncü kişilerden değil, Vatikan’ın resmi internet sayfalarından alıntılamaya çalışalım:
“Tüm dünyadaki kiliseyle, Asya kilisesi III. Hristiyan binyılının eşiğini Tanrı’nın başlangıçtan bu zamana kadar yaptığı mucizevi işlere hayret ederek geçecektir ve haçın nasıl I. binyılda Avrupa topraklarına, II. binyılda Amerika ve Afrika’ya ekildiğini kuvvetle bilerek III. Hristiyan binyılında da bu geniş ve önemli kıtada büyük bir inanç hasadının toplanması için dua edebiliriz”.
Bu misyonerlik faaliyetlerine destek verilmesi çerçevesinde de Türkiye’de ‘Dinler Arası Diyalog ve Hoşgörü’ projesi gündeme gelecekti. Bu çalışmaları yapan topluluk ilk defa 1962'de bu konuyu görüşmek için toplanmıştı. Daha sonraki toplantılarla da misyonerlik faaliyetinin bir parçası olmak üzere ‘Diyaloğa’ önem verilerek devam ettirilmesi kararlaştırıldı. II. Paul'ün 1991 yılında ilan ettiği ‘Redemptoris Missio’ (Kurtarıcı Misyon) isimli genelgesinin ‘Diğer dinlerden kardeşlerle diyalog’ başlığında (55. bölüm) aynen şöyle demekteydi:
"Dinler Arası Diyalog, Kilise'nin bütün insanları Kilise'ye döndürme amaçlı misyonunun bir parçasıdır...Bu misyon aslında Mesih'i ve İncil'i bilmeyenlere ve diğer dinlere mensup olanlara yöneliktir…Kurtuluş Mesih’in vasıtasıyla gelir; Dinlerarası diyalog Evanjelist misyondan vazgeçmek demek değildir"
Daha ilginci ilerleyen diyalog sürecinde Roma Dinlerarası diyalog başkanı kardinal Reuters’in nakliyle Jean-Louis Tauran, Fransız Katolik La Croix gazetesine şu skandal demeci verecekti: "Müslümanlar Kur’an’ın derinlemesine tartışılabileceğini Allah kelamı olarak dikte ettirilerek yazıldığını söyledikleri için kabul etmiyorlar.. Böyle bir mutlak yorum ile inancın içeriğini tartışmak zordur.. Müslümanlar Kur’an-ı Kerim’i kelimesi kelimesine Allah kelamı olduğuna inanıyorlar hâlbuki birçok Hristiyan tanrıbilimci ve bazı Müslüman aydınlar da kutsal metinlerin ilahi ilhamla yazılan ve meydan okunabilen ve tekrar yorumlanabilen insan yapıtı olarak kabul ediyor.”
Bu verdiğimiz bilgiler ışığında bir değerlendirme yapılacak olursa ülkemizde maruz kalınan diyalog akımının aslında bir Vatikan misyon projesi olduğu, Müslümanlardan taviz olarak da öz inançlarının istendiği görülmektedir. Türkiye’de ücretsiz dağıtılan İncil hakkındaki propaganda kitaplarında ve Türkçe internet sitelerinde Hristiyanlar, diyalog, hoşgörü ve anlayış vs. dinlemeden Kur’an-ı Kerîm’e, İslâm’a ve onun hak peygamberi Hz.Muhammed’e (sav) haksız ve yalan yanlış bilgilerle saldırmaktadır. Kur’an-ı Kerîm’in bütünlüğü ve hadislerin saklanmasıyla ilgili iddialara İslam âlimlerince cevap verilmektedir. Ancak misyoner saldırılara tam bir karşılık olması açısından İncil’in metinsel eleştiri alanında yeterince soru yöneltilmemektedir. Biz bu konuda Batı’da yazılmış çeşitli kitaplardan, makalelerden ve internet sitelerinden topladığımız yazıları kendi yorumlarımızla derleyerek bir kitap çalışması yapmayı istedik.
İyi okumalar dileriz. Mehmet KUŞAK, Çanakkale, Eylül 2016.
|
Bu ürünü Arkadaşlarınla Paylaş: